NFT: Sanal Mülkiyet

NFT’LERİN HUKUKİ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Son yıllarda dijitalleşme alanında yaşanan gelişmeler ve büyüyen iletişim ağı sebebiyle blok zincir (blockchain) teknolojisinin gün geçtikçe hayatımızda daha fazla yer aldığı yadsınamaz bir gerçek. Özellikle finansal teknolojiler alanında adını duyduğumuz blok zincir kavramı, sanat alanında da başrole geçmek üzere. Kripto varlıkların hayatımızda yer edinmeye başlaması ve kullanım alanlarının artması sonucu NFT sanat eserleri ortaya çıkması, Non-Fungible Token yani Değiştirilemez Jeton kullanımının blok zincir teknolojisi ile yaratıcı fikri mülkiyeti birleştirerek popülerlik kazanmasını sağlıyor.

NFT’ler diğer kripto varlıklardan farklı olarak “biriciklik” unsurunu barındırdığı için sanat eseri olarak nitelendirilebiliyor. Dünyada ve ülkemizde birçok ünlü sanatçı ve markanın kullanmaya başladığı bu token kişisel verilerin korunması, telif hakları, devir sorunu ve vergilendirmeye tabi olup olmaması gibi birçok hukuki problemi de beraberinde getiriyor. Yazımızda NFT’lerin fikri mülkiyet hukuku karşısındaki durumunu, uyuşmazlıklarda ne gibi sonuçlar doğuracağını ve bilinmesi gereken diğer hususları ele alacağız.

NFT NEDİR?

NFT (Non-Fungible Tokens) terimi, henüz yerleşmiş bir karşılığı bulunmamakla birlikte, Türkçe’ye misli olmayan kripto varlıklar olarak çevrilebilir. En genel tanımıyla Non-Fungible Tokens, blok zincir teknolojisinde depolanan bir veri birimidir. Bu ürünler, kripto âlemlerinde ticari veya sanatsal amaçlarla elde bulundurulan, maddi olmayan sanat eserleridir. Şartları oluştuğunda her şeyin NFT olması mümkündür. Örneğin bir ses veya görüntü dosyası, oyun içindeki sanal öğeler, ikonik spor anlarının video görüntüleri NFT’ye dönüştürülerek satılabilir. NFT’lerin daima bir sanat eseri niteliği de taşıması gerekmez. Nitekim, en fazla 140 veya 280 karakterlik ve edebi değeri olmayan tweet paylaşımlarının bile NFT olarak dijital platformlarda satışa sunulduğu ve hatta satın alındığı görülmektedir.

Son günlerde bir yatırım aracı olarak oldukça yaygın hale gelen bitcoin (BTC) gibi kripto paralar ise, “fungible token” yani misli kripto varlıklardır. NFT’lerin Bitcoin gibi standart kripto para birimlerinden ayrılan en önemli özellikleri eşi benzerinin olmaması, bölünemez olması ve ikame edilememesidir. Her bitcoin aynı değere ve uygulamaya sahip olduğundan, bir dijital cüzdandaki bir bitcoin, başka bir bitcoin ile değiştirilebilir ve kendi para biriminde takas edilebilir. Ancak kripto para birimlerinin aksine NFT’ler daha çok ferdi özellikleri ile ön plana çıkar. NFT’ler, kendilerine özgü yazılımsal kodlardan meydana geldikleri için her biri farklı sanat eseri mahiyetindedirler haliyle birbirleriyle takas edilememektedir ve biri diğerinin yerine geçmemektedir. Her değiştirilemeyen jeton benzersiz bir dijital öğeyi temsil ettiğinden, bölünemediğinden ve aynısından bir daha üretilmesi mümkün olmadığından dijital ortamda üretilen bir içeriğin teklik ve orijinalliğine dair belge vasfındadır.

NFT SANAT ESERLERİ VE FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU İLİŞKİSİ 

NFT’ler günümüzde modern sanat eserleri olarak görülmektedirler ve Dolayısıyla 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) bu varlıkları koruma kapsamına almaktadır. Bu kanunda ortaya konulan bir ürünün eser sayılması için belli şartlar ön görülmüştür. Eser onu meydana getiren kişinin özelliklerini barındırmalı, sahibinin hususiyetini taşımalıdır. Maddi bir varlığı olmalıdır. Son olarak da sahibinin özelliklerini taşıması ve tek olması sebebi ile NFT’ler eser vasfını haizdir. Dolayısıyla NFT olarak hazırlanmış ya da NFT’ye dönüştürülmüş eserler gerek Türk hukuku gerek uluslararası mevzuat gereği eser olarak kabul edilir ve hukuki korumaya sahiptir.

Eser sahibinin haklarını mali haklar, manevi haklar ve yargılamaya ilişkin haklar olmak üzere üçe ayırmak mümkündür. Eser sahibinin ve dolaylı hak sahiplerinin mali hakları; işleme, temsil etme, çoğaltma, yayma, pay ve takip haklarıdır. Eser sahibinin manevi hakları; eseri kamuya sunma, eserin ismini belirleme, bilgi verme, eser üzerinde değişiklik yapabilme haklarıdır. Eser sahibinin yargılamaya ilişkin hakları ise; tecavüzün meni davası, tecavüzün önlenmesi davası, maddi ve manevi tazminat davası açabilme haklarıdır.

NFT SANAT ESERLERİ VE TELİF HUKUKU İLİŞKİSİ

Telif hakkı, “kişinin her türlü fikri emeği ile meydana getirdiği ürünler üzerinde hukuken sağladığı haklardır.” Telif hakkının ortaya çıkması tescil usulüne bağlı olmaksızın, sadece eserin meydana getirilmesi ile kendiliğinden doğmaktadır. NFT’lerin gelişmekte olan bir sistem olması nedeniyle telif hakkı ile ilişkisi de tartışmalı bir konudur. Blockchain sistemi ile telif hakkı ihlalleri güvence altına alınmaya çalışılmıştır. Yine de bu sistemin yeterli olup olmadığı ve Türk Hukuku çerçevesinde telif hukuku alanında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususlarında görüş birliğine varılamamıştır

Telif hakları açısından NFT’lerin önemi, eserler için bir tür dijital veya kripto bandrol görevi görecek olmasıdır. Bu durum, NFT eser üzerinde telif hakkı sahibi olan kimsenin mali haklarının veya manevi haklarının ihlalini engelleyebilmesi açısından önemlidir. Her yeni eser sahipliği, dijital olarak kayıt altına alınmakta ve ortaya çıkabilecek iddiaların önüne bu yöntem ile geçilmeye çalışılmaktadır. Kullanılan sistem aynı anda ispat konusunda fayda sağlamaktadır. Ancak, bu konu ile ilgili halihazırda 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda (FSEK) bir düzenleme bulunmamakla birlikte sonuçlanmış bir yargı kararı da bulunmamaktadır. Ayrıca, NFT eser sahibine her satıştan belirli bir pay almasını sağlayan bir sistem (akıllı sözleşmeler) de sunmaktadır. Haliyle bu durum eser sahibinin sanatsal üretim yapması açısından oldukça teşvik edicidir.

Telif hakkı, eserden bağımsız bir niteliğe sahip olup NFT sanat eserlerinin devredilmesinde de fikri mülkiyetten doğan haklar değil, yalnızca eser sahipliği devredilebilmektedir. Kişiler arasında yapılan Akıllı Sözleşmeler ile aksi kararlaştırılabilecek olsa da genel nitelikli sözleşme, fikri mülkiyet haklarının devrini kapsamamaktadır.

NFT’LERİN AKILLI SÖZLEŞMEYE BAĞLI OLMASI

Blockchain teknolojisinin gelişimi ile katkıda bulunduğu bir diğer yenilik ise Akıllı Sözleşmelerdir. NFT sanat eserlerinde devirler akıllı sözleşmeler aracılığıyla gerçekleşmektedir. Bu akıllı sözleşmeler alıcı ile satıcı arasındaki sözleşmenin şartlarının doğrudan kod satırlarına yazılmasıyla kendi kendini yürüten bir sözleşmedir. Önceden belirlenen bir kod parçası belirli bir veri (para, data vs.) ile harekete geçerek ve aradaki üçüncü kişileri bertaraf ederek işlemin otomatik olarak gerçekleştirilmesini sağlamaktadır. Akıllı Sözleşmeler sayesinde aracıya ihtiyaç olmadan, belirli bir işlemin her yeniden yapılışında sözleşme kendini otomatik olarak gerçekleştirir. Bu sayede eserin yaratıcısının, eserin her el değiştirmesinden pay alacağı kararlaştırılabilir. Alıcılar bu sözleşmeyi harekete geçirdiğinde belirlenen miktar otomatik olarak eser sahibinin cüzdanına aktarılır.

Ancak belirtmek gerekir ki ülkemizde kripto paraların ödeme aracı olarak kullanılması 30.04.2021 tarihinden itibaren yasaklandığı için bu tür bir uygulama Türkiye’de hali hazırda yapılmamaktadır.

NFT’LERİN VERGİLENDİRİLMESİ 

Ticari faaliyet alanı fark etmeksizin gelir elde eden her vatandaş bunun vergisini ödemekle yükümlü tutulur. Türkiye dahil birçok ülkede NFT varlıkların ve kripto paraların henüz hukuki bir tanımının yapılmamış olması, vergilendirmenin de nasıl yapılacağı konusunda tartışmalara neden olmuştur.

ABD’de ödeme yöntemi olarak kripto para birimleri yıllardır kullanılmaktadır. ABD Gelir İdaresi (IRS) kripto para kullanılarak alım yapılan NFT’lerin vergisinin ödeneceğini öngörür. IRS uyarınca yalnızca satın alımından bu yana değeri artan kripto para birimleri ile NFT satın alanlar vergi ödeyecektir.

Türkiye’de ise NFT’lerden ve kripto paralardan bu zamana kadar herhangi bir vergi alınmamıştır. Öğretide vergilendirme hususunda iki görüş vardır: Vergilerin kanuniliği ilkesini savunan görüştekiler, vergi alınabilmesi için açıkça kanunlarda düzenleme olması gerektiğini savunmaktadırlar. Diğer görüştekiler ise, söz konusu varlıklardan gelir elde edildiği için vergilendirme işleminin yapılması gerektiği düşüncesindedirler.