Arabuluculuk Hasım Değil, Hısım Yapar
Anlaşmazlık, uyuşmazlık, çatışma insani bir durumdur ve çoğu zaman bunun önüne geçmek de mümkün olmadığı için, insanlar aralarındaki anlaşmazlıkları ve uyuşmazlıkları çözmek amacıyla değişik yöntemler geliştirmişlerdir.
Her toplumun kendi dinamiklerine, koşullarına, kültürel yapısına göre değişiklik gösteren bu yöntemleri ; genel olarak mahkeme, müzakere, tahkim, uzlaşma ve arabuluculuk biçiminde sınıflandırabiliriz.Bu araçların en klasik ve geleneksel olanları mahkeme ve tahkimdir.
Sorunları yargı aracılığı ile çözmek, yani bir anlaşmazlık durumunda yargıya başvurmak hepimizin bildiği, gerektiğinde başvurduğu araçlardan birisidir.”Hukukla ilgili iki olumsuz deneyimim oldu. Birincisinde bir davayı kaybettim. İkincisinde kazandım. Biz atalarımızdan bilgeliği/hikmeti hiç öğrenemeyecek miyiz?” Bu sözler Victor Hugo’ya ait.
Sanırım bu özlü deyişiyle Victor Hugo, ihtilaflarımızı neden kazanma veya kaybetme üzerine kurulu olan dava yoluyla, mahkeme yoluyla çözüyoruz, ihtilaflarımızı uzlaşma yoluyla, kazan/kazan anlayışına göre çözecek kadar bilgeliği atalarımızdan öğrenmedik mi diye tarihin derinliklerinden sitem ediyor bize.Victor Hugo’nun da işaret ettiği üzere “kazanmak/kaybetmek” paradigması üzerine kurulu olan, anlaşmazlıkların çokluğu nedeniyle çözüme bağlanması zaman alan ve aynı zamanda giderek daha da masraflı hale gelen geleneksel dava açma yöntemi yerini önce tahkime ve daha sonra bunlara dostane bir çözüm aracı olarak geliştirilen arabuluculuğa bırakmaktadır.
Günümüzde alternatif uyuşmazlık çözümü olarak kullanılan arabuluculuk yöntemi aslında yeni keşfedilmiş değildir. Arabuluculuğun tarihi günümüzden 4000 yıl öncesine kadar, dahası bizim bugün üzerinde yaşadığımız bu coğrafyaya, yani Mezopotamya’ya ve Sümer uygarlığına kadar gider. Arabuluculuğun daha sonraki uygulamalarını Antik Yunan’da, daha sonraları Roma’da, Çin’de görürüz.
Günümüzde arabuluculuğun en yaygın biçimde kullanıldığı ülkelerin başında gelen Amerika Birleşik Devletleri’nde ise arabuluculuk ilk kez profesyonel anlamda 1913 yılında işçi-işveren anlaşmazlıklarında kullanılmaya başlanılmıştır ve giderek kurumsallaşmıştır.Günümüzde etkili, ucuz, barışçıl bir uyuşmazlık çözüm aracı olan arabuluculuk sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde ve andglo sakson hukukunun uygulandığı ülkelerde değil, Hindistan’dan, Pakistan’dan Hong Kong ve Singapur’a ve Kore’ye, Latin Amerika’dan Kenya’ya, Somali’ye, Orta Doğu’da İsrail’e, Yeni Zelanda’ya, Avustralya’ya, başta Avrupa Birliği’ne üye ülkeler olmak üzere kıta Avrupa’sı ülkelerine kadar pek çok ülkede ve yaygın biçimde kullanılmaktadır.
Arabuluculuk , 22.06.2012 tarihinde 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile mevzuatımıza girmiştir. Bununla birlikte aslında ülkemizin ve kültürümüzün de yabancısı olmadığı bir yöntemdir.Arabuluculuk (İngilizce: Mediation); tarafların içinde bulundukları uyuşmazlığı tarafsız, yetkin bir üçüncü kişi yardımı ile mahkemeye gitmeden ya da mahkeme yönlendirmesiyle çözmelerinde kullanabilecekleri en etkin yöntemdir.Hemen belirteyim ki ; Arabuluculuk uyuşmazlık çözüm yönteminin amacı devlet yargısının yerini almak yani mahkemeleri ortadan kaldırmak değil, hukuki ihtilafların çözümünde mahkemelere yardımcı olmaktır. Bildiğiniz üzere Türk Yargı Sisteminin maalesef içinden çıkamadığı belli başlı sorunlar var. Bunların en başında mahkemelerin yoğun iş yükü, birikmiş dosyalar, yargılamanın çok uzun zaman alması ve uzun bekleyişin sonucunda verilen hükmün tarafları tatmin etmemesi gibi sorunları sayabiliriz. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebildikleri ve kamu düzenine ilişkin olmayan hukuki uyuşmazlıkların arabuluculuk yoluyla çözülmesi öncelikli olarak yargının yükünü hafifletirken, tarafların da kısa sürede uyuşmazlıklarını çözmelerini sağlayan dostane bir uyuşmazlık çözüm yoludur.Arabuluculuk çatışan tarafların müzakerelerde bulunarak gönüllü ve karşılıklı olarak kabul edilebilir bir çözüme ulaşmaları için bir araya getiren, birbirlerini anlamalarını sağlamak için taraflar arasındaki iletişimi kolaylaştıran, tarafsız ve objektif bir üçüncü kişinin katılımıyla yürütülen bir usuldür.Arabuluculuğa Başvurmanın Getirileri Nelerdir?Aralarındaki uyuşmazlığı, kendi istekleriyle ya da bir mahkemenin önerisi ile arabulucunun eşliğinde çözmeye karar veren taraflar, uyuşmazlık konusunu arabulucuya ileterek, tamamen tarafsız, önyargıdan uzak bir arabulucu eşliğinde, sorunlarını tartışma ve kendileri için en iyi çözümü, bulma fırsatı elde ederler.Arabuluculuk yöntemi ile çözüm arayışında taraflar kendi çözümlerini üretmektedirler. Bu kapasitesi ile arabuluculuk diğer alternatif çözüm yöntemleri ve yargının önüne çıkmaktadır.Taraflar, eğitimli bir arabulucu eşliğinde kendilerini rahatça ifade etme imkânı bulurlar. Böylece, iletişim eksikliğinden kaynaklanan yanlış anlaşılmaların da ortadan kaldırıldığı bir süreç yaşanır.Arabulucunun almış olduğu eğitime ve kişisel özelliklerine dayalı mesleki becerileri, görünürdeki sorunlardan çok, tarafların gerçek ilgilerini ve menfaatlerini anlayarak ortaya çıkarmakta kullanılır.Böylece birbirini daha iyi anlayan taraflar, gelecekteki pozisyonlarını daha doğru alma imkânı bulurlar. İsteklerin ve ilgilerin netleştiği arabuluculuk sürecinde karşılıklı çözüm önerilerinin müzakeresi ile mahkemede ulaşılması hayal bile edilemeyecek etkili ve tarafların menfaatlerini tatmin eden anlaşmalara ulaşmak mümkün olabilmektedir. Arabuluculuğun bu özelliği, tarafların arabuluculuk sonucunda varılan anlaşmalara kanun zoruyla değil gönüllü olarak uymalarını sağlamaktadır.
Arabuluculuk sonucunda ulaşılan çözümler ile taraflar uyuşmazlık ortamından kendi oluşturdukları çözümle ayrılmış olmakla bundan sonraki yaşamlarında mevcut uyuşmazlığın izlerini silerek gerekli bulunduğu takdirde ilişkilerini rahatlıkla sürdürebilmektedirler. Bilhassa ticari hayat içerisinde taraflar süreçteki iletişim teknikleri sayesinde birbirlerini daha iyi anlayarak bu suretle iletişimi daha etkili hale getirebilmektedirler. Bu şekilde eskisinden daha başarılı bir ticari ilişkinin varlığına katkı sağlanmaktadır.Bir başka açıdan arabuluculuk faaliyetinin gizli olması ticari dünyada ve toplum içinde taraflara ayrı bir güven ortamı sağlayarak baskılardan uzak ve rahat şekilde menfaatlerini ifade edebilmeyi temin etmektedir.Arabuluculuk gücünü; gelecek odaklı olmasından ve sürecinin sonunda tarafların çoğunlukla ilişkilerini devam ettirmesinden, mutluluk ve barış sağlamasından alır.
Arabuluculukta Arabulucunun Rolü Nedir ? Süreç Nasıldır ve Yapılan Anlaşmanın Hukuki Gücü Nedir ?
Arabulucu, uyuşmazlık hakkında herhangi bir karar vermez. Arabuluculuğu tahkim ve mahkeme yargılamasından ayıran en temel özelliklerden bir tanesi tarafları bağlayıcı nitelikte karar vermemesidir. Tarafları bağlayıcı nitelikte bir karar vermenin mümkün olmadığı arabuluculukta şekli bir tahkikat, iddia ve savunmaların ileri sürülmesi veya delillerin ikamesi ve ispat hükümleri uygulanmaz.Tüm bu durumlar karşısında arabuluculuk, uyuşmazlığı hakim veya hakem gibi bir karar vermek üzere çözmeyi değil, tarafların üçüncü kişinin katılımıyla müzakere ederek anlaşma sağlayacakları bir süreçtir.
Arabulucunun bu noktadaki faaliyeti tarafların bu süreci kesintiye uğramadan devam ettirmesini sağlamaktır. Hakemliğin aksine arabuluculuk, kimin haklı kimin haksız olduğuna karar vermez. Her iki görüş noktası da geçerli kabul edilir ve böyle bir ortamda her iki taraf birlikte kazanır, kaybeden yoktur. Arabuluculuk faaliyeti taraf menfaatlerini azami olarak dengeleyerek, her iki tarafın mutabık kalabilecekleri bir çözüme ulaşılması için yürütülür ve tamamen gönüllü bir usuldür. Arabuluculuk faaliyetini müzakereden ayıran en temel nokta tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin sürece dahil olmasıdır.Sürece katılan bu üçüncü kişi; tarafların birbirlerini anlamaları için onlara yardım eden, endişe ve görüşlerin karşı tarafça anlaşıldığı konusunda tarafları ikna eden ve uyuşmazlık çözüm sürecini kolaylaştıran kişidir. Arabulucu, objektif ve yansız bir duruş ve amaç sergiler. Sistematik bir biçimde iletişim teknikleri uygulamak suretiyle, tarafın kendikendini ifade etmesini, diğer tarafın sözünü kesmeden saygılı bir şekilde dinlemesini sağlar, tarafların üzerinde anlaşmazlık içinde bulundukları noktaları saptar ve bu zemin üzerinde anlaşmanın doğmasına yardım eder. Arabulucu taraflara rahat ve özgür bir müzakere ortamı yaratmak suretiyle, tarafların kendi çözümlerini kendilerinin bulmasına yardımcı olur.Arabuluculuktan amaç, resmin tamamını görebilmek için olaylara farklı bir açıdan bakmaktır.Uzlaşma sağlandığında, bu husus tarafları bağlayıcı bir sözleşme ile kayıt altına alınır. Arabuluculuk, gerek taraflar arasındaki ilişkinin korunmasında, gerekse geliştirilerek sürdürülmesinde ve yanı sıra dava giderlerinden daha az giderle uyuşmazlığın sonuca bağlanmasında etkili olan bir yoldur.Arabuluculuk esnek, iş ve çözüm odaklıdır. Yalın ve özlü bir ifade ile arabuluculuk süreci, bir “iletişim ve pazarlık sanatı”dır.
Arabuluculuk insanları hasım yerine ‘hısım’ yapar .