Lisans Sözleşmeleri

Fikri hakların ekonomik ve kültürel olarak kullanılabilmesi amacıyla tüketici kitlelerine sunulabilmesi ancak hak sahibi tarafından ya da gerekli özelliklere sahip kişi veya kurumlar tarafından mümkün olabilecektir. Kişi ve kurumların bu faaliyeti gerçekleştirebilmesi için hak sahibinden mali yetkilerindevralması ya da mali yetkilerin kullanım hakkını elinde bulundurması gerekmektedir. Mali hakların kullanım yetkisini elde etmek için kullanılacak hukuki araç ise lisans sözleşmesi olacaktır.

Lisans hakkı, üçüncü kişinin lisans sözleşmesine istinaden eserin/ürünün mali haklarının kullanımını, diğer bir ifade ile faydalanmasını anlamına gelmektedir. Nitekim lisans hakkını “faydalanma hakkı” olarak tanımlayan yazarlar da vardır.

FSEK kapsamında lisans sözleşmesinin yapılmamış olması ve lisans sözleşmelerinin bünyesinde birden fazla sözleşmenin özelliğini taşıması nedeniyle lisans sözleşmesine ilişkin tanımlamanın yapılması yargı kararlarına ve doktrine bırakılmıştır. Doktrinde lisans sözleşmesine ilişkin yer alan tanımlardan biri: “Gayri maddi haklar üzerindeki kullanma yetkisinin bir ivaz karşılığında tamamen veya kısmen üçüncü şahıslara tanınması amacını güden sözleşmelerdir”.

Lisans sözleşmesi ile fikri veya sinai hak bir ücret karşılığından belli bir süre için üçüncü bir kişiye devredilmektedir. Lisans sözleşmesi ile eser/ürün üzerindeki mali hakların kullanılması ve semerelerinden yararlanma yetkisi sözleşme şartları uyarınca lisan alana geçmektedir.

Lisans Sözleşmesinin Kurulması

Fikri haklara ilişkin lisans sözleşmeleri, TBK’da yer alan genel hükümlere tabidir. Mali hakların
kullanımın devredilmesine yönelik lisans sözleşmeleri rızai sözleşmeler olarak değerlendirilebilecektir. Bu anlamda sözleşmenin kurulması ve sonuçlarını meydana getirebilmesi için tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları gerekli ve yeterlidir. Aksi bir durumda sözleşmenin kurulabilmesi için, eserin karşı tarafa teslimi gerekmemektedir. Bu durumda, sözleşme konusu eseri devralana teslim etmek, sözleşmenin eser sahibine yüklediği bir borç niteliğindedir .

Lisans Sözleşmesinin Şekli

FSEK m. 52 uyarınca; “Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan
hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.” Bu hüküm karşısında devir sözleşmelerinde olduğu gibi, lisans sözleşmelerinde de yazılı seklin bir ispat şartı olmayıp, geçerlilik (sıhhat) şartı olarak kabul edilmesi gerekecektir. Ancak sözleşmenin geçerli olabilmesi için adi yazılı şekilde yapılması yeterli olacaktır.

Maddede ayni zamanda sözleşmenin konusunu teşkil eden hakların ayrı ayrı gösterilmesi de aranmıştır. Bu anlamda FSEK, Arslanlı’nın da belirttiği gibi, yazılı sekil şartı ile yetinmeyip, kefalete ilişkin hükümlerde yer alan TBK. m. 484 “muayyen bir miktar iradesi” şartına paralel olarak hakların ayrı ayrı gösterilmesini emretmektedir .Bu durum karşısında mali hakların toptan devri veya tüm mali haklar üzerinde lisans verilmesi imkânı ortadan kalkmış olmaktadır. Dolayısıyla “Bütün mali haklarımı devrettim” seklindeki bir beyanı içeren işlem yazılı da olsa, geçersiz olacaktır; bütün hakların devredilmesi amaçlanmış olsa dahi, yine de bunların teker teker sayılması gerekir. Yine bu geçerlilik şartının “zımni rıza” veya “zımni izin” ile bertaraf edilemeyeceği kabul edilmektedir. Nitekim Yargıtay içtihatlarında da “FSEK m. 52 maddesine göre, mali haklara ilişkin sözleşme ve tasarrufların yazılı olması, hakların ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği yolundaki açıklığın bu belgelerde bulunması zorunluluğuna” değinilmektedir.