Singapur Arabuluculuk Konvansiyonu

Çalışmamızda, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri alanında atılmış önemli bir adım olan Singapur Arabuluculuk Konvansiyonu ve önemine ilişkin hususlar  incelenmiştir. Bu doğrultuda öncelikle arabuluculuk yöntemine, bunun ardından Singapur Konvansiyonu’na ilişkin birtakım genel bilgiler verilmiştir. Daha sonra Konvansiyonun ve anlamının daha detaylı incelenebilmesi adına Konvansiyonun önemi, özellikleri ve uygulamasına ilişkin detaylı bilgiler verilerek son olarak da Konvansiyonun uygulaması üzerinde durulmuş ve çeşitli ülkelerden örnekler verilmiştir.

1. GENEL BİLGİLER

A. Dostane Uyuşmazlık Çözüm Yöntemi Olarak Arabuluculuk

Günümüzde, kaçınılmaz olarak ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde yargılamalarla kıyaslandığında çok daha hızlı ve masrafsız bir yöntem olmaları nedeniyle alternatif çözüm yöntemlerinin giderek daha fazla tercih edildiği görülmektedir. Arabuluculuk bir özel hukuk uyuşmazlığının tarafı olan kişilerin, özgür iradeleriyle seçtikleri tarafsız ve uzman bir üçüncü kişinin (arabulucu) hakemliğinde, dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra başvurdukları bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir.

Arabuluculuk yönteminde esasen, uyuşmazlığın tarafları bir araya gelerek, tarafsız üçüncü kişi konumundaki arabulucunun yardımı ile tüm taraflar için kabul edilebilir bir çözüme kendileri ulaşmaya çalışmaktadırlar. Dolayısıyla bu yöntemde, arabulucunun bir hâkim ya da hakem gibi hareket ederek uyuşmazlık hakkında bir karara ulaşması söz konusu değildir. Dolayısıyla özellikle çözümün tarafların kendi elinde olması gibi nedenlerle taraflar açısından en yararlı alternatif çözüm yönteminin ise arabuluculuk olduğuna şüphe bulunmamaktadır.

B. Uyuşmazlıkların Arabuluculuk Yöntemi ile Çözümünün Faydaları

Arabuluculuk, milletlerarası ve ticari uyuşmazlıkların yanı sıra esnek ve etkili oluşu nedeniyle iş yaşamı, aile, okul gibi hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda dahi tarafları doğru noktada buluşturan bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Aralarındaki uyuşmazlığı kendi istekleriyle ya da bir mahkemenin önerisi ile bir arabulucu eşliğinde çözmeye karar veren taraflar tamamen tarafsız, önyargıdan uzak bir arabulucu eşliğinde sorunlarını tartışma ve kendileri için en iyi çözümü bulma fırsatı elde ederler.

Arabuluculuk yöntemi ile çözüm arayışında olan taraflar kendi çözümlerini kendileri üretmekte olduğundan arabuluculuğun diğer alternatif çözüm yöntemleri ve yargının önüne geçtiği söylenebilmektedir. Taraflar, eğitimli bir arabulucu eşliğinde kendilerini rahatça ifade etme imkânı bulurlar ve böylece, iletişim eksikliğinden kaynaklanan yanlış anlaşılmaların da ortadan kaldırıldığı bir süreç yaşanır.

Arabulucunun almış olduğu eğitime ve kişisel özelliklerine dayalı mesleki becerileri, görünürdeki sorunlardan çok tarafların gerçek sorunlarını ve menfaatlerini anlayarak ortaya çıkarmakta kullanılır. İsteklerin ve ilgilerin netleştiği arabuluculuk sürecinde karşılıklı çözüm önerilerinin müzakeresi ile, mahkemede ulaşılması hayal bile edilemeyecek derecede etkili ve tarafların menfaatlerini tatmin eden anlaşmalara ulaşmak mümkün olabilmektedir. Arabuluculuğun bu özelliği, tarafların arabuluculuk sonucunda varılan anlaşmalara kanun zoruyla değil genel olarak gönüllü bir şekilde uymalarını sağlamaktadır.

Bir başka açıdan bakılacak olursa arabuluculuk faaliyetinin gizli olması, ticari dünyada ve toplum içinde taraflara ayrı bir güven ortamı sağlayarak baskılardan uzak ve rahat şekilde menfaatlerini ifade edebilmeyi temin etmektedir. Arabuluculuk, gücünü gelecek odaklı olmasından ve sürecinin sonunda tarafların çoğunlukla ilişkilerini devam ettirmesinden, mutluluk ve barış sağlamasından almaktadır. Taraflar arasında müzakere edilen bir anlaşmayı kolaylaştırması nedeniyle arabuluculuk, genellikle taraflara anlaşmazlıkları çözmek için dava ve tahkime başvurmaktan daha hızlı ve daha uygun maliyetli bir çözüm yöntemi sağlamaktadır.

Arabuluculuk sonucunda ulaşılan çözüm ile taraflar, gizli olan uyuşmazlık ortamından kendi oluşturdukları çözümle ayrılmış oldukları için bundan sonraki süreçte mevcut uyuşmazlığın izlerini silerek gerekli bulunduğu takdirde ilişkilerini rahatlıkla sürdürmeye devam edebilmektedirler. Bu şekilde arabuluculuk süreci ile eskisinden daha başarılı bir ticari ilişkinin varlığına katkı sağlanmaktadır.

2. SİNGAPUR ARABULUCULUK KONVANSİYONU

A. Genel Bilgiler

Özellikle son dönemdeki küresel salgının, diğer tüm alanlarda olduğu gibi adalet sistemleri ve resmi anlaşmazlık çözüm yöntemleri üzerindeki etkisi aşikardır. 2020’nin ilk aylarından bu yana, özellikle şirketlerin ticari anlaşmazlıklarını mümkün olan en hızlı şekilde çözüme ulaştırmak için öncekinden daha da yoğun bir arayış içine girmeleri nedeniyle alternatif çözüm yöntemleri daha da büyük bir önem kazanmıştır.

Önceden de bu alanda çalışmalar devam ediyor olmakla birlikte uluslararası kurumların arabuluculuk konusunda çalışmalarını hızlandırmalarının nedeni de tam olarak bu gelişmelerdir. Örneğin 2020 yılının mayıs ayında Singapur Uluslararası Arabuluculuk Merkezi, hızlandırılmış çevrimiçi arabuluculuk prosedürleri geliştirerek “COVID-19 döneminde ticari anlaşmazlıkları çözmek için hızlı ve ucuz bir yol” sağlamak amacıyla SIMC COVID-19 Protokolünü başlatmıştır. Aynı şekilde Londra Uluslararası Tahkim Mahkemesi, Arabuluculuk Kurallarını 1 Ekim 2020 tarihinden itibaren sekiz yıl içinde ilk kez güncellemiştir.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde Singapur, bu dönemde uluslararası bir anlaşmazlık çözüm merkezi olarak yerini daha da sağlamlaştırmak için Asya’da öncü bir rol oynamıştır. Özellikle arabuluculuğun Asya iş kültürüyle tutarlı bir anlaşmazlık çözümü aracı olarak görülmesi ile tarafları kabul edilebilir ve tarafların tümü için faydalı bir sonuca doğru çalışmaya ve var olan ticari ilişkileri korumaya teşvik etmesi nedenleriyle Singapur, uzun vadede arabuluculuğa ilişkin tutumunu ve bu nedenle kazandığı pozisyonu sağlamlaştırmaya doğru emin adımlarla ilerlemiştir.

Singapur Konvansiyonu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Hukuku Komisyonu (United Nations Commission On International Trade Law “UNCITRAL”) tarafından oluşturulan bir çalışma gurubu tarafından hazırlanmış olup resmi adı “Arabuluculuk Sonucunda Yapılan Milletlerarası Sulh Anlaşmalarına Dair Birleşmiş Milletler Konvansiyonu’dur (United Nations Convention on International Settlement Agreements Resulting from Mediation). Türkiye’nin de ilk imzalayan devletler arasında bulunduğu Konvansiyon, 7 Ağustos 2019 tarihinde Singapur’da imzalandığından Singapur Konvansiyonu olarak anılmaktadır.

Singapur Konvansiyonu, özetle, uluslararası sulh anlaşmalarında istikrar ve icra edilebilirliğin sağlanması amacıyla düzenlenmiş uluslararası bir anlaşmadır. Konvansiyon metninin hazırlanması ve imzaya açılması ile birlikte ekonomi devleri olan Amerika Birleşik Devletleri ve Çin de dahil olmak üzere 46 ülke tarafından imzalanmıştır. 12 Eylül 2020 tarihinde yürürlüğe giren Singapur Arabuluculuk Konvansiyonu’na 12 Nisan 2022 itibariyle 55 ülke taraf olup Konvansiyon, Türkiye’de 11 Nisan 2022 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Singapur Konvansiyonu ile, arabuluculuk bakımından en çok tereddüt yaratan konulardan olan sulh anlaşmalarının tenfiz kabiliyeti yönündeki endişelerin ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır. Zira Konvansiyon, uluslararası niteliğe sahip ticari uyuşmazlıkların arabuluculuk ile çözümlenmesi sonucunda imzalanan sulh sözleşmesinin diğer âkit devletlerde tenfizini önemli ölçüde kolaylaştırmaktadır.

Bu şekilde artık farklı ülkelerde icra edilebilirlik, arabuluculuk yolu ile çözümlenen uyuşmazlıklar bakımından soru işareti yaratmayacak, Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki New York Konvansiyonu’nun yabancı hakem kararlarının tenfizi bakımından getirdiği kolaylık, arabuluculuk neticesinde imzalanan sulh sözleşmeleri bakımından da söz konusu olacaktır. Bu yönüyle Konvansiyonun arabuluculuk yönünden milletlerarası özel hukukta yer alan boşluğu doldurmayı amaçladığının söylenebilmesi mümkündür. Bununla birlikte Singapur Konvansiyonu ancak ticari uyuşmazlıklara uygulanabilecek olup her türlü uyuşmazlığın arabuluculuk yöntemiyle çözümü mümkün olmakla birlikte özellikle tüketici, aile ve iş hukuku konuları özellikle Konvansiyonun kapsamı dışında tutulmuştur.

Uyuşmazlıkların arabuluculuk yöntemi ile çözüme ulaştırılması her zaman mümkün olmakla birlikte tarafların birlikte ulaştıkları çözümün gerekliliklerini yerine getirmemesi durumunda bir hukuk boşluğu bulunmaktaydı. Zira Singapur Konvansiyonuna kadar, müzakere edilerek ulaşılan çözümlerin uygulanması için bir icra mekanizması bulunmamaktaydı. Bu nedenle, arabuluculuk yöntemi ile ulaşılan anlaşmanın şartlarını yerine getirmeyi reddeden bir tarafla karşı karşıya kalan taraf için tek çare, sözleşmenin ihlaline ilişkin yöntemlere başvurmak ve daha sonra potansiyel olarak birden fazla yargı alanında kararın uygulanmasını sağlamaktı. Bu, tarafların anlaşmazlıklarının çözümü için arabuluculuğa başvurmalarının önünde bir engel durumundaydı, zira taraflardan birinin ulaşılan çözümün gereklerini yerine getirmemesi halinde en baştan yargı gibi diğer yöntemlere başvurulması gerekliliği, arabuluculuk yönteminin gereksiz bir aşama olarak görülmesine neden oluyordu. Bu nedenle taraflar, Singapur Konvansiyonu’na kadar arabuluculuk yöntemini atlayarak doğrudan tahkim veya davaya yöntemlerine başvurmaktaydılar.

Bu nedenle Konvansiyon, arabuluculuk yoluyla çözümlenen uluslararası ihtilaflarda ulaşılan anlaşmanın icra edilebilirliğini güvence altına almak adına düzenlemeler içermesi nedeniyle büyük önem taşımaktadır.

Bir devletin Konvansiyonu onayladığı durumlarda Konvansiyon, bu devletteki ilgili bir mahkemenin (veya diğer yetkili makamların), tarafların yeni işlemler başlatmasına gerek kalmadan, tarafların ulaştıkları çözümün Konvansiyona ve kendi usul kurallarına uygun olarak tanınması ve uygulanması için gerekli işlemleri yapmaları yükümlülüğünü yükler. Sulh anlaşmasının Konvansiyon kapsamına girmesi koşuluyla, müzakere edilen çözüm taraflarca bir savunma olarak kullanılabilir ve anlaşma ile halihazırda çözülmüş bir konunun dava ya da tahkim yollarına gerek kalmaksızın sonuçlandırılabilir.

B. Konvansiyonun Önemi

Singapur Arabuluculuk Konvansiyonu, uluslararası ticaretin kolaylaştırılması ve ticari uyuşmazlıkların çözümünde alternatif, hızlı, ucuz ve etkili bir yöntem olarak arabuluculuğun teşvik edilmesini, uluslararası düzlemde arabuluculuk çözüm yöntemine kesinlik ve istikrar sağlanmasını, arabuluculuk sonucunda ortaya çıkan belgenin uluslararası düzlemde bağlayıcı ve icra edilebilir bir niteliği ulaştırılmasını hedeflemektedir. Dolayısıyla Singapur Konvansiyonu yalnızca uluslararası ticari uyuşmazlıklar açısından değil, dünyadaki genel uyuşmazlık çözüm kültürü için de çok önemli bir dönüm noktasıdır.

Yukarıda da kısaca değinilmiş olduğu üzere tahkimde var olan uluslararası infaz edilebilirliğin, arabuluculukta olmaması bugüne kadar büyük bir eksiklik yaratmaktayken bu eksiklik, Singapur Konvansiyonu ile ortadan kaldırılmıştır. Konvansiyon, hukuk alanında özellikle uluslararası ticari nitelikli uyuşmazlıkların çözümü açısından ciddi ve dev bir global adımdır.

Tarafların arabuluculuk süreci sonunda ulaştıkları anlaşmayı icra edebilmesinin ise pek çok faydası bulunmaktadır. Zira bu sayede ticaretle uğraşan kişiler ve şirketler, zaman zaman doğması kaçınılmaz olan uyuşmazlıkların çözümünün Konvansiyonun yürürlükte olduğu ülkelerde kendi elinde olduğunu ve karşı tarafın ulaşılan anlaşmaya aykırı davranması durumunda doğrudan anlaşma hükümlerini icra edebileceğini bilmesi, uluslararası ticaret alanında güvenlik sağlayacaktır. Singapur Konvansiyonu’nu yürürlüğe koyan ülkeler, böylece barışçıl çözüm yöntemlerini desteklediklerini ve bu çözüm yöntemleri sonucunda ulaşılan anlaşmanın garanticisi olduklarını açıklamış olmaktalardır.

Dolayısıyla Konvansiyonu imzalayan ülkeler, iş gelişimleri açısından hem kısa vadeli hem de uzun vadeli faydalardan yararlanacaklardır. Kısa vadeli faydanın temel olarak uyuşmazlıkların çözümünün tamamen tarafların elinde olması ve sonuç belgenin icra edilebilirliğinin bulunması nedeniyle Konvansiyonu imzalayan ülkelerin çok daha fazla yatırım ve iş imkânı çekecek olması olduğu söylenebilir. Uzun vadede ise sulh anlaşmaları Konvansiyona taraf olan ülkelerin kurumları tarafından daha iyi uygulanabileceğinden, şirketlerin ticari anlaşmazlıkları çözmekte arabuluculuğa daha fazla güveneceklerdir. Doğal avantajları göz önüne alındığında ve Konvansiyonun da yardımı ile arabuluculuğun, zamanla özellikle uluslararası alanda en çok tercih edilen anlaşmazlık çözüm yöntemi olacağı ümit edilmektedir.

Konvansiyona taraf olmanın bir başka faydası da devletlerin uluslararası alandaki konumuna ilişkindir. Zira dava ve tahkimin yanı sıra arabuluculuğun uluslararası ticari anlaşmazlıkların çözümünde güvenilir bir seçenek olarak devletler tarafından resmi olarak tanınması, yerel mahkemelerinin arabuluculuk sonucundaki kararları uygulamaya istekli olduğuna dair yabancı taraflara daha fazla güvence verecektir. Ayrıca Konvansiyonun daha fazla devlet tarafından tanınmasının, diğer devletlerin Konvansiyona katılmaları için teşvik etmek ve bu sayede daha da fazla uyuşmazlığın arabuluculuk ile çözülmesini sağlamak gibi pek çok faydası olacağından bahsedilebilir.

Ayrıca Konvansiyon, bireysel durumlarda teknik işleminin ötesinde bir değere sahip olup bu faydalar göz ardı edilmemelidir. Arabuluculuk yöntemi yerel uyuşmazlıkların çözümünde gittikçe daha fazla yaygınlaşsa da uluslararası uyuşmazlıklarda değişkenlik devam etmektedir. Bununla birlikte yapılan araştırmalar, arabuluculuk yöntemi için uluslararası bir uygulama rejimini sağlanmasının gelecekte ticari anlaşmazlıkların çözümü için en faydalı gelişmelerden biri olarak tanımlamaktadır.

C. Konvansiyonun Temel Özellikleri

Konvansiyon, en özet haliyle, yazılı olarak ve arabuluculuk süreci ile sonuçlandırılan bir ticari bir anlaşmazlığı çözen uluslararası sulh anlaşmaları için geçerlidir. Burada “uluslararası” ile ifade edilen, tarafların merkezlerinin farklı ülkelerde yer alması ya da sulh anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerin önemli bir kısmının yerine getirildiği (ya da sulh anlaşması konusunun yer aldığı) ülkenin, tarafların merkezinden farklı olması ifade edilmektedir.

Yukarıda da belirtildiği gibi Konvansiyonun kapsamına taraflardan birinin kişisel, aile veya hane halkı amaçları için yaptığı veya konusu aile, miras, tüketici veya iş hukuku ile ilgili olan işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar dahil edilmemiştir. Konvansiyon, ayrıca, mahkeme işlemleri sırasında sonuçlanan (ve bu nedenle halihazırda bir karar olarak uygulanabilir olan) uzlaşma anlaşmaları ve tahkim kararlarına ilişkin olan sulh anlaşmaları için de geçerli değildir. Buna ek olarak taraf devletler, kendilerini veya devlet kurumlarını hariç olmak üzere Konvansiyona çekince koyarak uygulama alanını daha da kısıtlama imkanına sahiptirler. Şimdiye kadar Belarus, İran ve Gürcistan gibi ülkeler Konvansiyona çekince koymuşlardır.

Konvansiyon uyarınca bir sulh anlaşmasının icra edilmesini isteyen bir tarafın, bu çözüme arabuluculuk yöntemi ile ulaşılmış olduğunu göstermesi gerekecektir. Konvansiyon, tarafların çözüme arabuluculuk yöntemi ile ulaşmış olduklarının teyit edilebilmesi için, arabuluculuk belgesinin arabulucunun kendisi tarafından imzalanması ya da arabuluculuğu yapan kurumun anlaşma belgesini onaylaması gibi çeşitli yöntemler belirlemiştir. Bunların hiçbiri mümkün değil ise Konvansiyon uyarınca sözleşmeyi uygulayan ilgili yetkili makamın kabul edilebilir diğer kanıtları değerlendirmesine de izin vermektedir.

New York Konvansiyonu’na benzer şekilde, Singapur Konvansiyonu da devletlerin ilgili kurumlarına sulh anlaşmasını reddetmek için sınırlı şekilde sayılmış olan gerekçeler vermektedir. Bunlar şu şekilde sayılabilir:

  1. Sulh anlaşmasının taraflarından birinin anlaşmayı yapmaya yetkili olmaması (örneğin taraf şirketin yetkili temsilcisi olmaması) .
  2. Sulh anlaşmasının, yetkili kurumun bulunduğu devletin hukukuna göre geçersiz ve hükümsüz olması veya işlerlik kazanmamış olması veya ifa edilebilir olmaması, hükümlerinin bağlayıcı veya nihai olmaması veya sonradan değiştirilmiş olması.
  3. Sulh anlaşmasına konu borcun ifa edilmiş olması veya açık veya anlaşılabilir olmaması.
  4. Talebin kabul edilmesinin sulh anlaşmasının hükümlerine aykırı olması.
  5. Arabulucuya veya arabuluculuğa uygulanabilir standartların arabulucu tarafından ciddi şekilde ihlal edilmesi ve bu ihlal olmasaydı söz konusu tarafın sulh anlaşmasını yapmayacak olması.
  6. Arabulucunun tarafsızlığına veya bağımsızlığına ilişkin haklı şüphe uyandıracak durumları arabulucunun, taraflara ifşa etmemesi ve bu ifşayı yapmamasının taraf üzerinde önemli veya haksız bir etki oluşturması öyle ki, bu kusur olmasaydı söz konusu tarafın sulh anlaşmasını yapmayacak olması.
  7. Talebin, başvurulan devletin kamu düzenine aykırı olması veya uyuşmazlığın konusunun başvurulan devletin hukukuna göre arabuluculuk yoluyla çözümüne elverişli olmaması.

Bu sayılan durumlardan birinin mevcut olmadığı hallerde devletlerin ilgili kurumlarının sulh anlaşmalarının icra edilmesi için gerekli işlemleri başlatmaları gerekmektedir.

 

III. UYGULAMA

A. Konvansiyonun Uygulamaya İlişkin Düzenlemeleri

Konvansiyonu taslağı özellikle kısıtlı tutulmuş, üye devletler içinde hükümleri nasıl uyguladıkları konusunda esneklik sağlanmış ve böylece devletlerin, Konvansiyonun çizdiği çerçeve içinde kalarak usulleri, kendi hukuklarına uygun olarak düzenlemeleri teşvik edilmiştir. Ancak özellikle yabancı bir uygulama mahkemesinin konuya farklı yasal ve kamu politikası normlarından yaklaşabileceği göz önüne alındığında, bu esnekliğin arabuluculuk yapan taraflar için öngörülemezlik gibi olumsuz sonuçlar doğurabileceği de göz ardı edilmemektedir. Bu kapsamda taraf devletlere, Konvansiyonun uygulanışı konusunda Konvansiyonun ruhuna aykırı davranmayarak ve diğer ülkelerle iş birliği içinde, olabildiğince yeknesak bir uygulama yönüne gitmek yükümlülüğü düşmektedir.

Singapur Konvansiyonu Türkiye açısından çok yakın tarihinde yürürlüğe girmiş olmakla birlikte Konvansiyonun uygulama şekline dair usuller, henüz ülkemiz tarafından belirlenmemiştir. Konvansiyonun yürürlüğe girişinin ardından yerel anlamda en çok merak konusu olan husus, Türkiye’nin Konvansiyonun uygulanması için nasıl usul kuralları getireceği ve bunları belirlerken Konvansiyonun çerçeve oluşundan kaynaklanan yükümlülüklerine uygun davranıp davranmayacağı konuları olmaktadır.

Bilindiği üzere yasal sistemlerdeki ve normlardaki farklılıklar, elbette, herhangi bir uluslararası icra anlaşmasının işleyişinin doğasında vardır. Bununla birlikte Singapur Konvansiyonu, yabancı bir mahkemenin kararını uygulamak yerine doğrudan bir uzlaşma anlaşmasının değerlendirilecek ve uygulanacak olması nedeniyle özel bir yere sahiptir. Bu kapsamda devletler arasındaki yasal sistem farklılıklarının mümkün olduğu kadar azaltılması ve ülkeler arasında olabildiğince yeknesak bir uygulama getirilmeye çalışılması büyük önem taşımaktadır.

B. Konvansiyonun Farklı Ülkelerdeki Durumu

Yukarıda da belirtilmiş olduğu üzere Singapur Konvansiyonu’na, imzaya açıldığı 7 Ağustos 2019 tarihinde, aralarında Çin, Hindistan, Amerika Birleşik Devletleri gibi büyük ülkeler de bulunan kırk altı ülke imza attı. Daha sonraki tarihlerde Avustralya ve Brezilya başta olmak üzere başkaca katılan devletler ile birlikte 2022 yılının Nisan ayı itibariyle imzacı devlet sayısı elli beşe ulaşmış olmakla birlikte Konvansiyon, yalnızca aralarında Türkiye’nin de bulunduğu dokuz ülkede yürürlüktedir. Zira hem ulusal hem de uluslararası hukuk uyarınca imzalanan uluslararası sözleşmelerin yürürlüğe girmesi için devletlerin iç hukuklarına göre onaylanması gerekmektedir ve pek çok ülke henüz bu onaylamayı yapmamıştır. Konvansiyonun yürürlükte olduğu ülkelerdeki durumu ise aşağıda detaylı olarak incelenmiştir.

  1. Singapur Cumhuriyeti

Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine önem vererek, uyuşmazlık taraflarına kendi diledikleri çözüm yöntemini seçme imkanını 2017 yılında tanımış olan ve Singapur Konvansiyonu’nun hazırlanması ve imzalanması hususundaki çalışmalara öncülük etmiş olan Singapur Cumhuriyeti, elbette ki Konvansiyonu imzaya açılır açılmaz imzalamış ve iç hukukunda en hızlı şekilde onaylayarak yürürlüğe koyan ülkelerden olmuştur. Konvansiyon, herhangi bir çekince koymamış olan Singapur’da 2020 yılının Eylül ayından beri yürürlükte olup Singapur, bu hususta iç hukukunda gerekli düzenlemeleri de yapmıştır.

Singapur’un yapmış olduğu yasal düzenlemeler uyarınca uluslararası sulh anlaşmalarının icrası için Singapur Yüksek Mahkemesi yetkili kılınmıştır. Ayrıca doğrudan Yüksek Mahkemeye başvurmanın yanı sıra sulh anlaşmalarının, halihazırda devam eden yargılamalar açısından tüm mahkemelerde savunma olarak ileri sürülebilmesinin de önü açılmıştır. Bu doğrultuda uluslararası bir sulh anlaşmasının icrasını isteyen tarafın anlaşmanın aslı ya da yerel mevzuata uygun şekilde onaylı bir örneği ile başka bir dilde yapılmış ise tercümesi, anlaşmaya arabuluculuk yöntemi sonucunda varılmış olduğuna ilişkin deliller, Singapur Konvansiyonu’nda belirtilen şartların sağlanmış olduğuna dair diğer delilleri de eklemiş olduğu, başvurunun amacı ile karşı tarafın adresini de içeren bir dilekçeyle mahkemeye başvurması gerekmektedir.

  1. Belarus Cumhuriyeti

Singapur Konvansiyonu’nu imzaya açıldığı tarihte imzalayan ülkelerden olan Belarus, 2020 yılının Haziran ayında iç hukukuna göre onaylamış ve Konvansiyon, Belarus için 2021 yılının Ocak ayında yürürlüğe girmiştir. Konvansiyona bir çekince koyarak Konvansiyon hükümlerinin, hükümetin ya da herhangi bir devlet kurumunun taraf olduğu uyuşmazlıklar için uygulanmayacağını belirten Belarus, Arabuluculuk Kanunu ve Ekonomik Usul Kanununda da Konvansiyonun getirdiği yükümlülükleri karşılamak adına gerekli değişiklikleri yapmıştır.

Belarus’un yapmış olduğu düzenlemeler uyarınca arabuluculuk sözleşmelerinin Konvansiyon kapsamında icra edilebilmeleri için taraflardan birinin, anlaşmanın gönüllü olarak icra edilmiş olması gereken son tarihten itibaren altı ay içinde buna ilişkin iradesini açıklaması gerekmektedir. Sulh anlaşmasının icra edilmesi talebine ilişkin olarak irade açıklaması, bir mahkeme tarafından değerlendirilecektir. İlgili tarafın ayrıca mahkemeye başvururken sulh anlaşması metnini, karşı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediğine dair delillerini, anlaşmayı imzalayan tarafların imzaya yetkili olduğunu gösteren belgeleri, ilgili harcın ödendiğine dair belgeyi, anlaşmanın arabuluculuk süreci sonucunda sağlandığına dair delilleri ve mahkeme tarafından özel olarak belirtilecek diğer belgeleri, beyanına ek olarak sunması gerekmektedir.  Buna ilişkin duruşma, irade açıklamasının mahkemeye ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde yapılacak olup tarafların duruşmaya gelmemesi, mahkemenin karar vermesine engel olmayacaktır. Mahkemenin, sulh anlaşmasına ilişkin olarak vermiş olduğu karara karşı ise kanunda belirtilen usuller doğrultusunda itiraz edilebilmesi mümkündür.

  1. Gürcistan

Konvansiyonu iç hukukunda 2021 yılının Aralık ayında onaylayan Gürcistan’da Konvansiyon, 2022 yılının Haziran ayı sonu itibari ile yürürlüğe girecektir. Ayrıca Gürcistan, Konvansiyonu imzalarken iki adet çekince koymuş olup bunlara göre Singapur Konvansiyonu hükümleri, devletin ya da devlet kurumlarından herhangi birinin taraf olduğu uyuşmazlıklara uygulanamayacağı gibi diğer uyuşmazlıklar bakımından da ancak tarafların açıkça kabulü halinde uygulanabilecektir. İç hukuku uyarınca uyarlama işlemini en yakın tarihte yapmış olan Gürcistan, henüz Konvansiyon kendisi açısından yürürlüğe girmemiş olmasına rağmen iç hukukunda tüm gerekli düzenlemeleri yapmıştır.

Gürcistan’ın çekinceleri kapsamına dahil olmayan bir uluslararası sulh anlaşmasının icra edilmesini isteyen taraflar, anlaşmanın aslı ya da onaylı örneğini, farklı bir dilde yapılmış ise tercümesi ile birlikte, bu hususta yetkili olan Gürcistan Yüksek Mahkemesi’ne sunmak durumundadır. Ayrıca bu başvuru esnasında, Konvansiyon uyarınca anlaşmaya arabuluculuk yöntemi sonucunda ulaşıldığına dair delillerin de sunulması gerekmektedir. Taraflardan birinin, anlaşmanın icrasına ilişkin başvurusunun alınmasından sonraki beş gün içinde, ilgili kurum tarafından başvurunun kabul edilebilir olup olmadığına ilişkin olarak bir karar verilecek, başvuruda bir eksiklik bulunması halinde bunların giderilmesi için başvurucuya makul bir süre tanınacak, eksikliğin verilen süre içinde giderilmemesi halinde başvuru reddedilecektir. Herhangi bir eksiklik bulunmaması halinde ise karşı tarafa tebliğ edilerek, karşı tarafa, anlaşmanın icra edilmesi talebine itiraz edebilmek için beş günlük süre tanınacaktır. Karşı tarafın itirazlarını sunması ya da beş günlük süresinin dolmasını izleyen otuz gün içinde ilgili kurum, başvuruya ilişkin olarak bir karar verecektir. Kurum, kararlarını duruşmasız olarak verecek olmakla birlikte gerekli görmesi halinde tarafları dinlemek üzere davet edebilecektir. Anlaşmanın icrasına ilişkin olarak verilen kararlar kesin olup buna karşı herhangi bir şekilde itiraz edilmesi mümkün olmayacaktır.

  1. Ekvador Cumhuriyeti

Alternatif çözüm yöntemlerine verdiği önemi açıkça ortaya koyan Ekvador’un arabuluculuk yöntemine anayasasında yer verdiği ve 1997 yılında yürürlüğe giren Tahkim ve Arabuluculuk Kanunu’nda yargı yoluna başvurulmadan önce zorunlu arabuluculuk yöntemi ve yerel sulh anlaşmalarının icrası için doğrudan mahkemelere başvurulabilmesi gibi önemli hususlara yer verdiğinin öncelikle altını çizmek gerekmektedir. Bu doğrultuda önemli bir adım daha atarak Konvansiyonu imzaya açılmasını izleyen aylarda imzalayan Ekvador, 2020 yılının Eylül ayında onaylamış ve Konvansiyon, Ekvador’da 2021 yılının mart ayında yürürlüğe girmiştir. Konvansiyon uyarınca gerekli değişikliklerin yapılmış olduğu Ekvador kanunları, uluslararası anlaşmaların tanıdığı yetkilerin yabancılar tarafından da kullanılabileceğini açıkça belirterek mahkemelere, uluslararası sulh anlaşmalarının icrası için yetki vermektedir.

Ekvador’un yerel mevzuatı uyarınca bir sulh anlaşmasının Singapur Konvansiyonu uyarınca icra edilebilmesi için öncelikle anlaşmanın, Konvansiyonun ilgili maddesinde belirtilen şartları taşıması; taraflarca ulaşılan anlaşmanın icraya konulmak istenen bölge hukukuna uygun olması; anlaşma eğer farklı bir dilde yapılmış ise tercümesi ve anlaşma gereklerini yerine getirmeyen tarafın yerleşim yeri adresinin belirtilmiş olması şartlarını taşıması gerekmektedir.

  1. Suudi Arabistan Krallığı

Konvansiyon, imzaya açıldığı tarihte imzalayan ülkelerden biri olan Suudi Arabistan’da 2020 yılının Kasım ayından beri yürürlüktedir. Suudi Arabistan ayrıca Konvansiyonu imzalarken hükümlerin, devlet, devletin kurumları ya da devleti temsil eden herhangi birinin taraf olduğu uyuşmazlıklar açısından uygulanmayacağına ilişkin bir çekince koymuştur. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine önem vererek bu hususta yasal düzenlemeleri yapan Suudi Arabistan, özellikle Singapur Konvansiyonu’nun uygulamasına ilişkin yasal değişiklik ve düzenlemeleri de gerçekleştirmemiş olmakla birlikte, mevcut düzenlemeleri zaten uluslararası alternatif çözüm yöntemlerinin uygulanma usullerine ilişkin hükümleri içermektedir.

Suudi Arabistan’da 2012 yılından beri yürürlükte olan ve uluslararası sulh anlaşmalarının icrasında da uygulanılacağı düşünülen yasal mevzuat uyarınca icra hâkimi, anlaşma ve sözleşme gibi belgelerin icrasına karar verirken, İcra Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta ise Şeriat ilkelerini izleyecektir. İcra hakiminin her türlü önlemi alması ve ilgili kurumlardan gerekli belgeleri istemesi mümkündür. İlgili tarafın, icra kararını yerine getirmek için kararın kendisine bildirilmesinden sonra beş günlük süresi bulunmaktadır; beş gün içinde yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda hâkimin malvarlığı beyanında bulunulması, haciz uygulanması ya da seyahat kısıtlaması koyulması gibi yetkileri bulunmaktadır.

  1. Konvansiyonun Yürürlükte Olduğu Diğer Ülkeler

Fiji Cumhuriyeti                 : Konvansiyonu imzaya açıldığı tarihte imzalayan ülkelerden biri olan Fiji Cumhuriyeti, Konvansiyonu iç hukukunda onaylamasına ve 2020 yılının Eylül ayında yürürlüğe girmesine rağmen yerel hukukunda yapması gereken düzenlemeleri henüz gerçekleştirmemiştir. Fiji’de, halihazırda herhangi bir düzenleme olmaması nedeniyle uluslararası bir sulh anlaşmasının Singapur Konvansiyonu doğrultusunda icra edilmek istenmesi halinde nasıl bir yöntem izleneceği belirsizlik içindedir.

Honduras Cumhuriyeti     : Aynı şekilde 2021 yılında onaylanmasının ardından Konvansiyonun 2022 yılının Mart ayında yürürlüğe girmiş olduğu Honduras Cumhuriyeti de arabuluculuk kanunlarında henüz herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Katar Devleti                       : Konvansiyonun 2020 yılının Eylül ayından beri yürürlükte olduğu Katar da iç hukukunda gerekli düzenlemeleri henüz yapmamış olan ülkelerdendir. Arabuluculuğa ilişkin bir mevzuatı bulunan Katar’ın, Singapur Konvansiyonu’nu da kapsayacak şekilde metninde değişiklikler yapmış olduğu arabuluculuk kanunu teklifini 2022 yılına kadar tamamlamış olma planı bulunmakta ise de kanun henüz onaylanmış değildir.

Türkiye Cumhuriyeti         : Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine önem vererek bu hususta gerekli girişimlerde bulunan Türkiye de bu doğrultuda Singapur Konvansiyonu’nu, imzaya açıldığı tarihte imzalayan ülkelerdendir. Ülkemiz, Konvansiyonu 11 Ekim 2021 tarihinde onaylamış olup Konvansiyon, ülkemiz açısından 11 Nisan 2022 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sulh anlaşmalarının doğrudan icra edilmesine ilişkin olarak yasal mevzuatı halihazırda mevcut olmakla birlikte Singapur Konvansiyonu’na ilişkin olarak mevzuatında herhangi bir düzenleme yapmamış olan Türkiye’de uluslararası sulh anlaşmalarının ne şekilde icra edileceği halen gizemini korumaktadır.

 

Av.Gonca Şahin -Av.Nevin Can